RENKLER İLE OLAN BAĞIMIZ

Renkler denildiğinde herkesin kafasında canlanan biçim ve ifade farklılık gösterir.

Benim içinse renkler gördüğüm dünyayı ve görmek istediğim dünyayı birbirinden ayırt etmemi sağlar. Daha sakin , sade , huzur verici bir yaşam alanı oluşturmak benim dünyam için her zaman en çarpıcı olan olmuştur. Bunu sağlayan etmenlerden bir tanesi de tasarım , düzen , hayal gücü ile tasarlanan mekanların yanı sıra tonlar, renklerdir.

Büyük ve boş bir mekan hayal edin. Beyaz duvarlar beyaz bir zemin. Ve sizden istenen burayı istediğiniz bir yaşam alanına dönüştürmek.

İşte bu anda ben mekan içerisinde ekleyeceğim tüm aksesuar ve var olan eşyalardan önce nerde olmak istediğimi hayal ederdim. Hayalimde canlanan ilk yer ise benim hayatımda her zaman öncelik taşıyan yeşil ve doğa olurdu. Bir duvar, sadece bana sessiz ve içerisinde her güzel tonun var olduğu büyük bir bahçeyi hatırlatması için çiçekler, ağaç yaprakları , yaprakların üzerindeki çiğ tanelerinden oluşan bir resim ile boyanırdı. o bahçeyi oturup izlemek istediğimde sessiz bir köşede oturduğumu anımsamak için diğer duvarlarım sade sakin kum taneleri renginde olurdu. Bastığım toprak yani zeminim gerçekten toprağı anımsatacak kahverenginin özenle seçilmiş bir tonu olurdu.

şimdi beyaz olan mekanımız benim hayalimde olmak istediğim yeri anımsatır nitelikte oluştu. Hissetmek istediğim duygu her ne ise gerekli olan ilk adım renkler.

İşte kimi zaman önemsizmiş gibi gelen o renkler aslında tasarladığımız dünyanın kapısını açtığımızda karşılaştığımız ilk parçamız. Bu yüzden renkler ile ilgili olan bilgi birikimimiz doğru orantılı, birbirleri ile olan uyumu , ilişkileri olabildiğince dikkatli olmalıdır..